Ya Allah Nerede?
Sıcak bir gündü. Ashaptan Hz. Ömer’in oğlu Abdullah (radıyallahu anh) ve bir kaç arkadaşı Medine dışında idiler. Bir yerde oturup sofra kurdular. O sırada yanlarına bir çoban uğradı. Onlara selam verdi. Hz. Abdullah çobana,
“Gel, sofraya otur, sen de ye” dedi ve onu yanına çağırdı. Çoban,
“Ben oruçluyum” dedi. Abdullah bin Ömer (r.a)
“Böyle sıcak bir günde, dağ başında, sürü peşinde oruç mu tutuyorsun?” diye sordu. Çoban da,
“Şu dünyada bir kaç günlük ömrümü değerlendirmeye çalışıyorum” dedi.
Abdullah bin Ömer (r.a) çobanın takva ve vera halini tanımak istedi. Ona,
“Bu koyunlardan birini bana satar mısın?” diye sordu. Çoban,
“Onlar benim değildir” dedi. Abdullah (r.a),
“Sahibine, ‘birini kurt yedi’ dersin” dedi. Çoban,
“Sahibime öyle söyledim, peki, Allah nerede?” dedi ve dönüp gitti. Giderken bir yandan parmağı ile göğü gösteriyor, bir yandan da, “Ya Allah nerede?” diye söyleniyordu.
Abdullah bin Ömer (radıyallahu anh), çobanın halini ve bu sözünü çok beğendi. Öyle ki yol boyunca çobanın, “Peki, Allah nerede?” sözünü tekrarlayıp durdu. Medine’ye dönünce sürünün sahibine haber gönderdi, çobanla birlikte sürüyü satın aldı. Çobanı azat etti, sürüyü de kendisine bağışladı.
Ya Allah Nerede?
Menkîbe
Dilaver Selvi, Ateşin Yakmadığı Aşık, sayfa 37, Beyhâkî, Şuâbü’l-İmân, 4/329; İbnü’l Cevzî